Temel Psikodinamik Psikoterapi: Edinilmiş Bir Sanat (Kitap)

Photo of author

Editör

“Doğrudan konuya gireceğim: Bu, psikanalitik psikoterapi uygulamasına şimdiye kadar okuduğum en iyi giriş kitabı. Pek çok giriş metni var, ancak okuduklarımdan hiçbiri okuyucuya psikanalitik psikoterapist olma gibi zorlu bir işte yardımcı olma sürecinde bu düzeyde bir yakınlığa ulaşamadı. Kitabın kenarlarındaki karalamalarım, Quatman’ın tartıştığı fikirlerin derinlemesine anlaşılmasına ve onun kendi klinik deneyimlerine ilişkin açıklamalarında yansıtılan zeka ve şefkate bir yanıttır, ancak kitabı okumayı bitirdikten sonra fark ettim ki, en önemlisi her sayfada yer alan gösterişsiz, bilinçli olmayan bilgeliğe hayranlık ve takdirle bakıyorum. Dr. Quatman’ın kitabından alıntı yapacak olursak, kendisi her şeyden önce okuyucunun psikoterapist olmaya yönelik bir “varoluş biçimi”, “belirli bir hazırlık” kazanmasına yardımcı olmakla ilgileniyor. “Düşünmek için durduğumuzda” bir şeyin ne anlama geldiğinden bahsediyor; söylenmesi yapmaktan çok daha kolay. Ve belki de benim için en şaşırtıcı olanı, kitabın “neşeyle” dolu olması; en önemli şey hakkında konuşmaktan duyulan haz duygusu: her hastanın en temelde istediği ve ihtiyaç duyduğu şey konusunda birine nasıl yardım edileceği: “Yaşamlarında, kendilerinden ve kendileri için daha fazlasını istiyorlar.” Bu aynı zamanda her psikoterapistin terapist olarak hayatlarında en çok istediği ve ihtiyaç duyduğu şeydir ve Dr. Quatman’ın kitabının tam ve derinlemesine sağlamayı başardığı da budur. Bu kitabı okumanın keyfinin bir başka kaynağı -temel kaynağı- yazının kendisidir. Tekrar ediyorum, insanın bu olağanüstü eseri okuyup yeniden okurken karşılaştığı ve birlikte vakit geçirmeyi sabırsızlıkla beklediği resmi olmayan, son derece kişisel ama hiçbir zaman aşırı şekerli olmayan bir yaklaşımla yazılmış bir giriş metni okumadım.”

—Thomas H. Ogden, MD

Temel Psikodinamik Psikoterapi: Edinilmiş Bir Sanat  geniş bir okuyucu kitlesi için güncel psikodinamik teori ve pratiğinde temel, erişilebilir bir zemin sağlar. Eğitim alanlar için, sadece teorik eğitimden klinik pratiğin keşfedilmemiş alanlarına geçiş yapmalarına yardımcı olacak çok faydalı bir araç seti sunar. Daha deneyimli terapistler ve psikodinamik terapideki anlayışlarını derinleştirmek isteyenler için kavramsal netlik sağlar ve aynı zamanda ileri düzey klinisyenler için yazılmış daha karmaşık ve yoğun psikanalitik eserlere geçişte bir basamak taşı olarak da hizmet edebilir.

Bu kitap psikodinamik düşünme ve çalışma yöntemlerine bir giriş niteliğindedir. Öncelikli olarak, psikanaliz ve psikodinamik psikoterapi alanında yüksek lisans düzeyinde eğitim alanlar için yazılmıştır, ancak bu kitlenin çok ötesine ulaşmaktadır. Günümüz psikanalitik teorisine dayanmaktadır ve güncel psikodinamik düşünce ve pratikte kilit öneme sahip olan Winnicott, Bion ve Ogden’in çalışmalarından yararlanmaktadır. Ayrıca bağlanma teorisi ve araştırmalarını entegre eder ve nöropsikolojik araştırmalardan yeni katkılar içermektedir.

Kitabın dili samimi ve içtendir. Tonu pratiktir. Yeni terapistin terapinin en derin ve en zengin kısımlarına erişimini sağlayan, günümüz psikodinamik teorisine dair açık bir anlayışla yazılmıştır. Psikodinamik psikoterapinin birçok temel teorik ilkesini çevirmekte ve okuyucuya herhangi bir analitik seansın yapısını nasıl yöneteceğine, bir klinisyen olarak algısal ve duygusal pencerelerini nasıl açacağına, “ilişki”yi nasıl çalışıp anlayacağına ve hastaların en yaygın intra [içsel] problemleriyle nasıl çalışacağına dair net (ancak kalıplaşmış olmayan) bir rehber sunmaktadır -ve kişilerarası problemleriyle. Bu yayın, yeni analistler ve terapistler için değerli bir rehber olacaktır ve klinik kariyerlerinde nerede olurlarsa olsunlar, psikodinamik terapi dünyasının onlar için neler sunabileceğini anlamaya çalışanlar için de faydalı olacaktır.

Teri Quatman, Santa Clara Üniversitesi Danışmanlık Psikolojisi Lisansüstü Bölümünde Danışmanlık Psikolojisi Doçentidir. 1990 yılında Stanford Üniversitesi’nden doktora derecesini almıştır ve son 25 yıldır psikodinamik psikoterapiyi araştırmış, uygulamış ve lisansüstü öğrencilere öğretmiştir.

ÖN SÖZ

Bu kitabı öğrencilerime adıyorum. Onlar düşüncelerime ilham verenler; onlar, doğrudan bilgileri olmasa da, bu çalışmayı birlikte oluşturanlardır. Zaman içinde sınıflarda karşılaştığım iki binden fazla yüksek lisans öğrencisini düşünüyorum, Danışmanlık Psikolojisi (Counseling Psychology) programlarına başlayan öğrencileri, sadece en iyi klinisyen/terapist olma hedefiyle yola çıkan öğrencileri. Kendimi de hatırlıyorum, 1970’lerin sonlarında aynı yolculuğa başladığımda alan içinde her yönüyle tecrübesiz ve toy olduğumu düşünüyordum, bir gün etkili bir psikoterapist olabileceğim umuduyla adım attım.

1970’lerin sonlarında ve 1980’ler boyunca eğitimime devam ederken -bir dereceden diğerine, ardından bir diğerine ve bir diğerine geçerken- sürekli olarak kendimi hiçbir şekilde  terapistliğe hazır olmadığıma dair rahatsız edici bir duygu hissetmeye devam ettim. Olmak istediğim türde bir terapist için -ki bunun ne tür olacağını da bilemiyordum- gerekli bilgeliğe, yaşam deneyimine ve varoluş biçimine sahip olmadığımı hissediyordum. Zamanla ve aldığım eğitimler sonucunda, terapist olmanın ne olabileceğine dair vizyonumu kısa ve hedefe yönelik buluşlar doğrultusunda yeniden tanımlamam gerektiğini hissettim. Bunlar davranışsal ve bilişsel terapilerin mutlu günleriydi. Sonuçta fobik bozuklukların nasıl ortadan kaldırılacağını, depresif bozuklukların nasıl yeniden çerçeveleneceğini, taşkınlık yapan [acting-out] gençler için davranışsal müdahalelerin nasıl yapılandırılacağını öğrenmiştim. Ama nasıl yapacağımı bildiğim halde kendimi hala bir terapist gibi hissetmiyordum.

Bilmediğim şey ve çok sık öğrencilerimin de bilmediği şey, istediğim türde bir terapist olmanın kişisel bir dönüşüm gerektireceğiydi. Bu, kesinliklerimi terk etmemi, önyargılarımı yeniden gözden geçirmemi, sıkı sıkıya tuttuğum birçok inancımı geri çekmemi ve başlangıçta büyük bir karanlığa doğru ilerlememi gerektirecekti. Ayrıca, bu sürecin bir ön şartı olarak kendim için terapi sürecine girmem gerektiği anlamına gelecekti. Bu benim için bir sürpriz ve şok oldu, çünkü kendimi toplu ve iyi entegre olmuş bir insan olarak algılamıştım, stabil ve yeterince sevgi dolu bir aileden gelmiştim ve kişisel terapiye ihtiyaç duymadığımı hissetmiştim. Başlangıçta bilemediğim şey ise, bu öz algıların kendisinin, gerçekten olmak istediğim türde bir terapist olmamın önünde duran bir tür psişik geçirgenlik engeli yarattığıydı.

Bir akşam psikoterapi teorileri üzerine bir ders verirken ders arasında bir öğrenci yanıma geldi. “Bu şeyleri seviyorsunuz!” dedi. (davranışsal müdahaleler hakkındaki dersime atıfta bulunarak). “Evet!” Heyecanla, “Bu işi seviyorum!” dedim. Daha da ileri gitti, “Nedenini sorabilir miyim?” “Elbette” dedim, “çünkü işe yarıyor!” Düşünceli bir tavırla yanıtladı: “Bu çok tuhaf, çünkü bu derste eğitmen olarak bulunan kişinin bundan daha fazlasına ihtiyacı var.” Öğrenci bu oldukça şifreli yorumla ayrıldı ama yorumu kaldı. Kalacak ve kalacaktı, beni iyice gömülmüş şüphelerimle yüzleştiriyor ve bana terapist olmayı istememdeki asıl motivasyonumu hatırlatıyordu. Diğer insanlara ve kendime dair derin bir anlayış geliştirmek istemiştim; başkalarının sıkışıp kalmalarının, kendilerini sabote etmelerinin, hayatlarını dolu dolu yaşayamamalarının altında ne olduğunu görmelerine yardımcı olmak istemiştim.

Böylece psikodinamik psikoterapi yolculuğum başladı. Öğrencimin yorumuyla merakım artmış ve çok hassas bir psikodinamik danışmanın süpervizyonu altında stajım başladı. Bu, uzun ve zorlu bir yolculuğa dönüşen bir başlangıç oldu. İlk olarak bana Althea Horner’ın (1984)  Nesne İlişkileri ve Terapide Gelişen Ego  kitabı verildi. Hem ilginç hem de anlaşılmaz buldum. Sonraki aylar ve yıllar, beni önceden kötülenmiş olan Freud’un (hiçbir zaman gerçekten okumadan reddettiğim) ve onun geçmiş ve günümüz haleflerinin topraklarına götürecekti. Başlangıçta onları Nesne İlişkileri terapistleri olarak tanıyordum, ancak kısa sürede Psikanalitik ve Psikodinamik Psikoterapilerin çeşitli dünyalarını içerecek şekilde genişledi. Gelecek zaman dilimi, kendi kendime çeşitli terapileri içerecekti. Bu, görselleştiremediğim ve etkinliğini değerlendiremediğim bir terapiyi yıllar boyunca pratik yapmayı içerecekti. Bu uzun bir süre boyunca, belli belirsiz (dimly-lit journey) bir yolculuktu.

Bu sabah bilgisayarımın başına geçtim, yolculuğumun uzunluğu değil, yolculuğumun aydınlığı nedeniyle. Eğitime olan bağlılığım ve psikodinamik yolculuğun ilk adımlarını öğrencilerim için daha erişilebilir ve anlaşılır hale getirme arzumdan dolayı yazıyorum. Özellikle Tom Ogden’a derin bir minnet duyuyorum. Onun cömert danışmanlığı, düşüncelerinin açıklığı ve yazılarının titizliği, çalışmalarımı büyük ölçüde zenginleştirmiş ve yolumu aydınlatmıştır.

Gelecek sayfalarda, psikodinamik psikoterapin uygulamasının (practice) bazı temellerini açıklıyorum (Nesne İlişkileri, Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapilerin yerine geçecek bir terim [practice]). Alanımız teori yoğunluğuna sahip olsa da, pek az yazar uygulama temellerini (basics of practice) başlangıç/ilerleme aşamasındaki terapistlere açıklamaya çalışır. Bu çalışmayı, dönem dönem sınıfıma giren ve içgörü ve etkinlik araçlarına sahip olmak isteyen binlerce öğrenciye adıyorum, onlar arayışlarını nasıl adlandıracaklarını bilmeden. Psikodinamik çalışmanın başlangıç materyallerinin şifresini çözmek için çok uzun bir çalışma süresi gerektiği için yazıyorum. Umarım bu çalışma onlar için yolculuğu daha aydınlık hale getirmeye hizmet eder, çünkü yol boyunca onların soruları ve sorguları benim için hayatımı daha aydınlık hale getirdi.   

TEŞEKKÜRLER

Hayatlarımızı yaşamamız ve elimizden geldiğince katkıda bulunmamız için gereken destek ağına  teşekkür etmek isterim. Yol boyunca bana bu edinilmiş sanatı öğrenme lütfunu sağlayan akıl hocalarım var. Uygulama yapmama, hatalar ve yanlış adımlar atmama ve onlarla birlikte büyümeme izin veren hastalarım var. Son 22 yıldır bu klinik sanatı canlı tutma ve bunu öğrencilere sunma tutkumu onurlandıran Santa Clara Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencileri var. Bu projenin ortasında ortaya çıkan ve iki yıl önce beni alaşağı etmekle tehdit eden kanseri atlatmamda bana yardımcı olan aile üyelerim ve yakın arkadaşlarım var.

Tabii ki, bu çalışmanın doğumunda yardımcı olan, yol boyunca teşvik eden, dinleyen, okuyan ve eleştiren özel insanlar var, adları sayılamayacak kadar çok. Ancak özellikle danışma grubu üyelerime teşekkür etmek istiyorum; onlar bu çalışmanın ortaya çıkan bölümlerini hafta hafta sesli olarak dinlediler ve kaybolduğumu hissettiklerinde gerçeği söylediler. Ayrıca Dr. Bob Fisher’a teşekkür etmek istiyorum; haftalık kahve buluşmalarında sağladığı cömertlik sayesinde klinik köşeleri düşünmemi ve yeni yolları keşfetmemi sağladı. İlk okuyucularım Susan Martin, Connie Swanson, Julie Smith’e teşekkür etmek istiyorum; arkadaşlarım, içgörülü terapistler, hepsi yazarlar, hepsi beni devam etmeye teşvik etti. Derin etkileri olan Dr. Tom Ogden’a mentorluğu ve cömert ruhu için teşekkür etmek istiyorum. Bu eserin tamamlanmasına yine cömertliği ve hatırı sayılır yeteneğiyle katkıda bulunan sanatçım ve ödünç aldığım oğlum (my borrowed son) Tim Lamb’e teşekkür etmek istiyorum. Son olarak, bu süreç boyunca arkadaşım ve psikodinamik rehberim olan Dr. Mardy Ireland’a özel teşekkürlerimi sunmak istiyorum; projenin başlamasını teşvik etti ve ortaya çıktıkça hem kavram hem de uygulama konusunda doğru yol almamı sağladı.

Pek çok ele ve pek çok sese borçluyum. Artık tamamlamanın mutluluğunu onlarla paylaşıyorum.

Yorum yapın