Okuyacağınız metin Psychodynamic Psychotherapy: A Clinical Manual [Psikodinamik Psikoterapi: Klinik Bir Manuel]’in 24. bölümünün çevirisidir. Tüm bölümler için şuraya bakınız.
Temel kavramlar
Klinik deneyim, rüyaların (dream) bilinçdışına açılan bir pencere sunabileceğini göstermektedir.
Açık rüya (manifest dream), rüyanın öyküsüdür; gizil rüya (latent dream) ise rüyanın ardındaki bilinçdışı malzemedir.
Bir kişinin rüyayı anlatmadan hemen önce ve sonra söylediklerinin tümü, rüyaya yapılan çağrışımlar olarak düşünülebilir.
Rüyalar, rüya görenin yakın geçmişine (bir iki gün öncesine) ait gün kalıntısının (day residue) ilişkili anılar ve bilinçdışı fantezilerle birleşmesinden oluşmuş kabul edilebilir.
Ağırlıklı olarak destekleyici bir tarzda çalışırken, hastalarımızı genellikle rüya anlatmaya teşvik etmeyiz. Onlar kendiliklerinden gündeme getirirlerse, açık rüyayı kullanarak zihinsel yaşamlarının yüzeyindeki sorunları ve kaygıları öğrenmelerine yardımcı olabiliriz.
Ağırlıklı olarak açığa çıkarıcı bir tarzda çalışırken ise, rüyadaki malzemeyi, hastaların bilinçdışı zihinleri hakkında -duygulanımlar, aktarım süreçleri, fanteziler, ilişkilere dair beklentiler ve kendilik algıları dâhil- daha fazla şey öğrenmelerine yardımcı olmak için kullanırız.
Psikodinamik psikoterapi tekniğinde “rüya yorumu”ndan (dream interpretation) daha ürkütücü ya da romantik gelen başka bir şey yoktur. Ancak rüyaların psikodinamik psikoterapide kullanılması korkulacak bir şey değildir. Rüyalar ve onlarla ilişkili çağrışımlar, tıpkı diğer tüm ürünler gibi hastanın üretimleridir. İlginç ve eğlencelidirler, ayrıca teknik açıdan çok verimli olabilirler çünkü çoğu zaman hastaların söyledikleri diğer şeylere kıyasla bilinçdışı malzemeye daha yakındırlar. Eğitim sürecindeki terapistler, hastalarla rüyalar üzerine konuşabilmek için rüyaların ne anlama geldiğini “bilmek” zorunda olduklarını hissederler. Oysa bir rüya hakkında konuşmaya başladığımız anda nadiren ne anlama geldiğini “biliriz”. Aslında, bir rüyanın ne anlama geldiğini gerçekten “bildiğimizi” düşünmek bir çarpıtmadır; bildiğimiz tek şey, rüyaların bilinçdışından ortaya çıktıkları ve bu nedenle farkındalık dışında kalan düşünceler ve duygular hakkında bize bilgi edinme imkânı sunduklarıdır.
Rüyalar, psikodinamik kuramın tarihinde özel bir yere sahiptir. Birçok kişi tarafından Freud’un başyapıtı olarak kabul edilen Rüyaların Yorumu (1900), onun zihnin işleyişini rüyaların incelenmesi yoluyla açıklama girişimiydi. Freud rüyaları “bilinçdışına giden kraliyet yolu” olarak adlandırdığında, rüyaları dinlemenin bilinçdışı malzemeye doğrudan bir erişim sunduğunu kastetmişti. Freud, kaygı rüyaları da dâhil olmak üzere bütün rüyaların, bilinçdışı arzuları doyurmak amacıyla görüldüğüne inanıyordu. Freud’un modelinde, bilinçdışı arzu, rüya görenin güncel yaşamından onunla ilişkili bir şeyi kullanarak bilince “taşınır”. Algı, izlenim, arzu ya da düşünce olabilen bu güncel olaya gün artığı adı verilir. Genellikle son 24–48 saate ait olan gün kalıntısı, bir mıknatıs gibi işlev görerek bilinçdışı arzuyu rüyanın içine çeker. Bilinçdışı malzeme (gizil rüya) bilince kabul edilemez olduğundan, rüyada bilinçdışının özellikleri (birincil süreç – bkz. Bölüm 2) şunlar aracılığıyla dönüştürülür: yoğunlaştırma (condensation), yer değiştirme (displacement) ve simgeleştirme (symbolization). Bunlar, rüyanın içine kabul edilebilir bir öykü üretir ve biz bu öyküye açık rüya deriz. Freud, gizil rüyanın açık rüyaya dönüştürülme sürecini rüya çalışması (dream work) olarak adlandırmıştı; dolayısıyla rüya yorumlamak, bilinçdışı malzemeye geri dönebilmek için rüya çalışmasını anlamayı içerir.
Örnek
36 yaşında bir adam, hâlâ maddi olarak ebeveynlerine bağımlıdır ve babasına yönelik öfkeli hislerini bilinçli olarak kabul etmesine izin veremez. Bir film izler; bu filmde genç bir avukat, şirketin kıdemlilerinden biriyle bağırarak tartışmaktadır. O gece, yaşlı adamı oynayan aktörle kavga ettiğini rüyasında görür. Terapide, bu rüyayı daha önce bilince kabul edilemeyen babasına ilişkin hisleriyle bağlantılandırmayı başarır.
Bu örnekte gün kalıntısını oluşturan film, hastanın babasına yönelik öfkesini ifade etme arzusuna benzer bir durum sunmaktadır. Bu arzu, yer değiştirme yoluyla rüyaya dâhil olur. Terapide, hasta bu yer değiştirmeyi fark eder ve geriye dönerek duyguları babasına bağlar.
Bugün çoğu psikodinamik psikoterapist, tüm rüyaların dilek gerçekleşimleri olduğuna ya da rüyaların bilinçdışındaki arzular tarafından nedenlendiğine inanmamaktadır. Bazı nörobiyologlar, rüyaların anıların pekiştirilmesine hizmet ettiğine inanmaktadırlar; ancak gerçekte rüyaların etiyolojisi hâlâ belirsizdir [48]. Bununla birlikte, rüyalar zihnimizin daha derin, bilinçdışı bir bölümünden gelen unsurlardan oluşuyor gibi görünmektedir ve klinik deneyimlerimiz bize, rüyalarda temsil edilen simgesel ögeleri anlayarak bilinçdışı hakkında bilgi edinebileceğimizi göstermiştir. Bilinçdışı malzemeye ulaşmaya çalıştığımızı bildiğimiz için, rüyaların bize bilinçdışına açılan benzersiz bir pencere sunduğuna hâlâ inanıyoruz ve bu nedenle rüyaların yorumu, psikodinamik psikoterapi tekniğinin temel taşlarından biri olmaya devam etmektedir.
Teknik
Dinleme
Hastanın bize söylediği her şeyde olduğu gibi, bir rüyayı da hastanın bilinçdışı zihnini anlamamıza nasıl yardımcı olabileceğini görmek için dinleriz. Öncelikle dikkatimizi odaklamadan, ambiyans dinlemesi (ambient listening) yoluyla onun üzerimizden akmasına izin veririz -ardından dinlemeye başladıkça filtreler (filter), sonra dinlememizi odaklarız (focus). Bir rüyayı dinlerken, onun bağımsız bir bütün olması ambiyans dinlemesini kolaylaştırır -ancak hasta “Ah – Dün gece … bir rüya gördüğümü hatırladım.” dediği andan itibaren, söylediklerinin tamamını rüya ile ilişkili olarak düşünmek zorundayız. Ayrıca rüya anlatımından önceki ana da geri dönmeliyiz; çünkü o an, rüyanın hatırlanmasına yol açmış ve dolayısıyla rüya ile ilişkili olmuştur. Benzer biçimde, rüyadan sonra gelen her şey rüyaya çağrışımlar (associations to the dream) olarak kabul edilmelidir -hastanın bir sonraki söyledikleri ilgisiz görünse bile. Şu rüyayı ve çağrışımları düşünün:
Bugün size çekinizi getirmeyi unuttuğum için üzgünüm -haftaya getireceğim. Ah, unuttum, dün gece bir rüya gördüm. Tamamen rastlantısaldı -hiçbir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Bir arabanın içindeydim, sanırım arka koltuktaydım ve kapıların hepsi kapalıydı -biri ön koltuğa gelip arabayı çalıştırdı ama nereye gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Her neyse, o neyle ilgiliyse. Neyse, bunun hakkında konuşmak istemiyorum -sizinle iş hakkında konuşmam gerekiyor. Patronum bana büyük bir sıkıntı veriyor… eski patronum bana çok geniş bir hareket alanı tanıyordu ve şimdi hiç bağımsızlığım yokmuş gibi hissediyorum…
Hastanın itirazlarına rağmen, rüyadan hemen sonra gelen malzeme kontrol edilmekle ilgilidir ve rüya da kontrol sahibi olmamakla ilgilidir -dolayısıyla rüyanın baskın teması ile doğrudan çağrışımlar bağlantılıdır. Benzer biçimde, rüyadan önceki aktarım malzemesi de bu tema ile ilişkili olabilir -acaba çekin unutulması, terapist tarafından kontrol edilme duygusuyla mı bağlantılıdır? Bir rüya hakkında en fazla şeyi, onun etrafındaki tüm malzemeyi bir şekilde rüya ile bağlantılıymış gibi dinlediğimizde öğreniriz.
Duygudurumu ve duygulanımı dinleyin
Rüyadaki duygudurum (mood) ya da duygulanımı (affect) daima dinlemek isteriz, çünkü bu bize rüyanın hangi bölümünün yüzeye en yakın olduğu konusunda en iyi bilgiyi verecektir. Bu da ne zaman ve nasıl müdahale edeceğimize dair seçimlerimize rehberlik edecektir.
Örnek
Genç bir kadın, rüyasında vahşi hayvanlar tarafından kovalandığı bir ormanda olduğunu görmüştür. Terapist bunun muhtemelen korkutucu bir rüya olduğunu düşünmüş, ancak bunu varsaymak yerine hastaya rüyadaki duygusunu sormuştur. Terapistin beklentisinin aksine, hasta bunun heyecan verici ve özgürleştirici göründüğünü söylemiştir. Bunun üzerine terapist, korkunun farkındalık için daha az erişilebilir olabileceğini düşünürken bu duygu hakkında daha fazla soru sormuştur.
Bağlantıları ve düğüm noktalarını dinleyin
Ayrıca, şunlar gibi, başka materyalle bağlantıları dinlemek de bize yardımcı olur:
- rüyanın aktarımından önce gelenler
- rüyanın aktarımından sonra gelenler
- rüyanın seansın hangi noktasında aktarıldığı
- rüyadaki, rüyayı kuşatan materyalle ilişkili görünen sözcükler
- rüyadaki, kuşatan materyal ilişkili görünen temalar
- rüyadaki, kuşatan materyalle ilişkili görünen kavramlar
Daha önce olduğu gibi, düğüm noktalarını dinleme tekniği, tekrar eden sözcük ve simgeleri dinlemeyi ve ayrıca açıklık noktalarına kulak (points of clarity) vermeyi içerir.
Düşünme
Rüyanın üzerimizden akmasına izin verdikten sonra, onu zaten düşünme matrisimizden süzmeye başlarız. Her zaman olduğu gibi, yüzeye en yakın olanın ne olduğunu ve düğüm noktalarının nerede bulunduğunu anlamaya çalışırız. Bu konuda en iyi rehberlerimiz duygulanım ile tekrar eden ve açık ögelerdir. Rüyalar, birincil sürecin (yoğunlaştırma, yer değiştirme ve simgeleştirme) ilkelerine göre oluşur. İşte rüyalarla ilişkili olarak bunların gözden geçirilmesi:
- Yoğunlaştırma (condensation) – bilinçdışındaki iki ilişkili unsur, tek bir rüya unsurunu oluşturmak üzere birleşir.
Örnek
“Bir kadın hakkında bir rüya gördüm. Eski kız arkadaşıma benziyordu, ama aynı zamanda annemin üniversitedeki fotoğrafına da biraz benziyordu.”
”Bir kadınla ilgili bir rüya gördüm. Eski kız arkadaşıma benziyordu ama aynı zamanda annemin üniversitedeki bu resmine benziyordu”.
“Anne/eski kız arkadaş” birleşimi, bu iki kişinin rüya görenin zihninde bağlantılı olduğunu gösteren bir yoğunlaştırmadır.”
- Yer değiştirme (displacement) – açık rüyadaki bir unsur, gizil rüyadaki başka bir şeyin yerine geçer.
Örnek
Biyopsi arifesinde olan 50 yaşında bir adam şu rüyayı aktarır:
“Dün gece baro sınavına geç kaldığıma dair bir rüya gördüm.”
Burada, geleceğinde yer alan bir “sınav”a ilişkin kaygı, geçmişindeki bir “sınav” öyküsüyle yer değiştirmiştir.
- Sembolizasyon (symbolization) – açık rüyadaki bir unsur, gizil rüyadaki bir kişi, arzu, düşünce ya da fikir gibi başka bir şeyi simgeler.
Örnek
Psikoterapisinin sona ermesine iki ay kalmış olan bir kadın şu rüyayı aktarmıştır:
“Rüyamda, bir havaalanında tek başıma bir uçak beklediğimi gördüm… Yolculuk hakkında korku hissettim.”
Bu rüyada “tek başına yolculuğa çıkmak” simgesi, terapisti olmadan geleceğine dair hislerini simgeliyor olabilir.
Rüyaların ilahi olarak üretildiği ve gelecekteki olayları öngördüğü düşünüldüğü dönemlerde, rüya ögelerine bire bir açıklamalar getiren rüya kitapları yaygındı. Mısır’daki yedi yıllık kıtlığı bildiren Firavun’un kehanet rüyasının Yusuf tarafından yapılan ünlü yorumunu düşünün. Antik “şifre çözme” yönteminde çağrışımlara gerek yoktu -simgeler anlamı verirdi. Rüyaların Yorumu’nda Freud bu görüşü çürütmüş ve bunun yerine rüyanın anlamının çağrışımlarda bulunabileceğini öne sürmüştü. Rüyalar üzerine düşünürken çağrışımlara dikkatle kulak vermek hâlâ iyi bir teknik öneridir. Aynı öge, iki kişinin rüyalarında tamamen farklı şeyler ifade edebilir -bize anlamları verecek olan yalnızca çağrışımlardır.
Örnek
Psikoterapide olan 23 yaşındaki genç bir kadın, 35 yaşındaki kadın terapistine şu rüyayı aktarır:
“Buradaydık, sizin ofisinizdeydik ama burası sizin ofisiniz değildi -daha çok bir oturma odası gibiydi ve kahve içiyorduk. Hoş bir duyguydu, sanki sohbet ediyorduk, bir seans yapmaktan ziyade.”
Çağrışımlar – Hasta, bir gün önceki çok duygusal bir seanstan sonra terapistin kendisine toparlanması için birkaç dakika ayırmış olmasından memnun hissettiğini belirtir. Bu, seansı birkaç dakika uzatmıştı ve hasta bunun terapistin ona değer verdiğini gösterdiğini hissetmişti.
Psikoterapide olan 19 yaşındaki bir erkek, 35 yaşındaki kadın terapistine şu rüyayı aktarır:
“Ofisinize geldim ama farklıydı -sanırım evinizdi. Siz, ‘Seans hakkında konuşmak zorunda değiliz’ dediniz ve biraz önce izlediğiniz bir filmden bahsetmeye başladınız. Ayrıca orada başka birinin olduğunu da düşündüm ama emin değilim.”
Çağrışımlar – Hasta, terapistin yakın zamanda hamile olduğunu fark etmişti ve bebeğe duyacağı ilginin terapilerini olumsuz etkileyebileceğinden kaygı duyuyordu.
Bu örneklerdeki açık rüya benzerdir -her birinde hasta, terapistle daha gündelik bir ortamda bulunmaktadır. Ancak ilkinde simgesel değişim, artan bir yakınlık duygusunu temsil ederken, ikincisinde uzaklık ya da kayıtsızlık duygusunu temsil etmektedir. Bu nedenle, simgesel anlam hakkında düşünmeye başlamadan önce çağrışımları dinlemek, bir rüya üzerine düşünmenin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Her rüya benzersiz olsa da, gizil rüya ögelerine dönüştürülen bilinçdışı temaların türleri açısından üzerinde düşünülmesi gereken ortak unsurlar vardır. Söz konusu temalar şunları içermektedir:
- Aktarım temaları (transference theme): Psikodinamik psikoterapide hastaların rüyalarında, terapiste dair düşünceler ve hisler sıklıkla temsil edilir. Yeni başlayanlar için, hastanın rüyalarında yer alacak kadar “önemli” olabileceklerini hayal etmek çoğu zaman zordur -ancak hastaların birçok rüyası terapist hakkında olacaktır. Yine, rüyalar üzerine düşündüğümüzde, sıklıkla aktarım ile ilgili göndermeler keşfederiz. Daha sonra, bu göndermelerin yüzeye yeterince yakın olup olmadığını açığa çıkarıcı müdahalelerle sürdürmeye karar vermek için seçme ve hazırlık ilkelerini kullanırız.
- Bilinçdışı fanteziler (unconscious fantasy): Her rüya bilinçdışı arzularla üretilmez, ancak bilinçdışı fanteziler rüyalarda bolca bulunur. Sevilen birine karşı saldırgan hislerini inkâr eden ama onun ölümünü rüyasında gören kişiyi düşünün -bu bir korkuyu yansıtıyor olabilir, ancak aynı zamanda bilinçdışı saldırgan fantezileri de yansıtıyor olabilir.
- İlişki temsilleri (representations of relationship): Rüyalar sıklıkla başka insanları içerir ve hastanın önemli ötekilerle olan ilişkileri ya da en azından bu ilişkilere dair algıları hakkında önemli ipuçları barındırır. Bir rüyada ilişkilerin nasıl temsil edildiğini düşünürken, yer değiştirme olasılığına dikkat edin -“patronum” hakkında bir rüya genellikle yalnızca patrondan ibaret değildir, aynı zamanda daha önceki bir ilişki ve bu ilişkinin hastada uyandırdığı duygu ile de ilgili olabilir.
- Kendilik algıları (self-perception): Rüyalar sıklıkla hastanın kendisi hakkında nasıl düşündüğüyle ilgilidir. Rüya görenin rüyada herhangi bir yerde olabileceğini unutmayın -hasta açık rüyada kendisi olarak görünmüyorsa aldanmayın. Rüya gören rüyada göründüğünde, bunun gerçekten de kendisini temsil ettiğini varsaymak genellikle yerinde olur. İşte rüya görenin yer değiştirmiş bir biçimde temsil edildiği ilginç bir kendilik algısı örneği:
Babasıyla zor bir ilişkisi olan 35 yaşındaki bir adam, 50 yaşındaki erkek terapistiyle yürüttüğü psikodinamik psikoterapi sürecinde şu rüyayı aktarır: “Rüyamda siz ve ben birlikte bir ev boyuyorduk. Ayrıca genç bir yardımcınız vardı -bir çocuk- onun da bizimle orada olması tamamen doğal görünüyordu.” Hastanın ilk çağrışımları terapistin çocuk sahibi olup olmadığına dair olsa da, ardından terapistin kendisine, babasının asla yapmadığı biçimde, bir erkek olarak kendini iyi hissettirdiğinden söz eder. Bu çağrışım üzerine düşünen terapist, genç yardımcının hastanın kendisinin yer değiştirmiş bir temsili olup olmadığını ve böylece hastanın, terapisti bir baba olarak isteme arzusunu simgeleyip simgelemediğini merak eder.
Rüya çalışmasının, rüyanın bilinçdışı unsurlarını daha kabul edilebilir bir açık rüyaya dönüştürdüğünü düşünmemiz, açık rüyanın öyküsünü de kullanamayacağımız anlamına gelmez. Çoğu zaman açık rüyanın unsurları yüzeye en yakın olanlardır ve bu nedenle müdahale için en elverişli olanlardır. Hastalar açık rüyanın öyküsü hakkında verimli bir şekilde konuşuyorlarsa, bunu onlarla birlikte keşfedin -onların kendilerini daha derinlemesine anlamalarını sağlayan her şey, tedavi açısından değerlidir.
Rüya üzerine düşünmek, rüyanın malzemesini ve çağrışımları, hasta ve onun geçmişi hakkında halihazırda bildiklerimizden oluşan matristen geçirmek anlamına da gelir. Ayrıca, rüyaların anlamına ilişkin hipotezleri yönlendirmek için başkalarının rüyalarına dair kendi deneyimimizi de dikkatli bir şekilde kullanabiliriz.
Çocuk sahibi olmakla ilgilenmediğinde inat eden 38 yaşındaki bekar bir kadın, beklenmedik şekilde şişmanladığını ya da iç organlarında bir sorun olduğunu gördüğü rüyalar görmeye başlar.
Bu kadının, karşıt yöndeki iddialarına rağmen çocuk sahibi olmaya dair bilinçdışı düşüncelere sahip olduğunu hayal etmek zor değildir. Ancak burada asıl önemli olan temkinli olmaktır -başkalarıyla olan geçmiş deneyimlerimizi hipotezlerimizi yönlendirmek için kullanabilsek de, bu hiçbir şekilde her hastanın kendine özgü çağrışımlarını dinlemenin yerini alamaz.
Müdahale
Temel müdahaleler
Rüyaların yorumlanması hakkında psikoeğitim/öğretim
Genel olarak rüyalarla ilgili yaptığımız ilk müdahale, hastalarımıza onlarla nasıl çalışacaklarını öğretmektir. Pek çok kişi açık rüyanın rüyanın bütünü olduğunu düşünür ve terapi deneyimi olmayan birçok hasta rüyalarını kafa karıştırıcı ve rastlantısal bulur. Hastalar sık sık rüyalarının ne anlama geldiğine dair “hiçbir fikirleri olmadığını” söylerler ve çoğu kez bir rüyayı aktarmadan önce rüyanın “alakasız” olduğunu düşündüklerini belirtirler. Terapi sürecinin başlarında hastalarımıza şunları açıklarız:
- Rüyalar, farkındalık dışında olanların açığa kavuşturulmasına yardımcı olabilir; bu nedenle rüyaları hatırlamaya ve terapi sırasında onlar hakkında konuşmaya çalışmak oldukça verimli olabilir.
- Bir rüya üzerinde çalışabilmek için onun ne anlama geldiğini bilmenize gerek yoktur, bu nedenle hastanın gördüğü herhangi bir rüya hakkında konuşmak faydalıdır.
- Bir rüyayı anlamaya çalışırken, rüya öyküsünün kendisi çoğu zaman, rüyanın çeşitli unsurlarına yapılan çağrışımlardan daha az önemlidir.
Örneğin, bir aydır tedavi görmekte olan 32 yaşındaki bir kadının terapisinden alınan aşağıdaki bölümü değerlendirin:
Hasta Dün gece bir rüya gördüm ama ne anlama geldiğini bilmiyorum. Sanırım bir teknedeydim ya da öyle bir şey -evet, bir tekneydi- bir gölün üzerindeydi -kıyıda bir tür doğal afet oluyordu- onu görebiliyordum ama içinde değildim. Belki bir tsunami dalgasıydı ya da bir depremdi. Sonra tuvaletteydim ve içeride kilitli kalmıştım, yukarıdan tırmanabilir miyim diye anlamaya çalışıyordum. Bu gerçekten garip. Neden bir teknenin tuvaletini rüyamda göreyim ki?
Terapist Pek çok kez, sabah uyandığınızda hatırladığınız “öykü” garip ve kopuk görünebilir ve rüyanın “ne anlama geldiğini” bilmek zor olur. Psikoterapide rüyalarla çalışırken en iyi yol, sadece rüyanın farklı imgeleri ya da parçaları üzerine düşünmek ve onlar hakkında akla gelen her şeyi söylemektir. Örneğin, bu rüyada göl üzerinde bir teknede olmak ya da bir banyoda kapana kısılmış olmak hakkında aklınıza ne geliyor, merak ediyorum.
Hasta Hatırladığım tek tekne amcamın körfezdeki teknesiydi -kuzenlerimle o tekneye binmeyi severdim- halam ve amcam çok iyiydiler -anne babama kıyasla çok daha rahatlardı- üstelik anne babam gibi kavga etmezlerdi. Geceleri yatağa yattığımda onların beni evlat edinmelerini dilediğim olurdu.
Bu örnekte, açık rüyanın fantastik öyküsü hastayı şaşırtmaktadır; ancak terapist onu rüyanın ögelerine çağrışım yapma yönünde yönlendirdiğinde, hasta malzemeyi derinleştirebilmektedir. Belki de ebeveynlerinin evliliğini kıyıdaki felaket olarak simgesel biçimde betimlemiştir. Bir süre sonra, hasta yönlendirilmeden de rüya ögelerine çağrışımlar yapmaya başlayacaktır.
Çağrışımlar için sorular ve davetler
Hasta rüya hakkında konuşmaya başladığında, deneyimli bir hasta bile, bazen sizin verimli çağrışımlar doğurabileceğini düşündüğünüz bir unsuru atlayabilir. Bu durumda -sorun! Bir rüyadaki merkezi bir unsur hakkında konuşmayan hasta muhtemelen bunu bir direnç nedeniyle yapıyordur -bu yüzden direnç hakkında düşünmek, çağrışımların kendisi hakkında düşünmek kadar önemlidir. Direnç üzerine mi yoksa içerik üzerine mi yorum yapmayı seçeceğiniz yine seçim ilkelerini içerir. Örneğin, bir hastanın yalnızca elinde bir gitarla çölde terk edildiğine dair bir rüya anlattığını ve ardından sadece gitar hakkında konuştuğunu varsayalım. Gitarla ilgili çağrışımlar yüzeydeki duygulanıma yakın olabilir ya da hasta, terk edilme ya da ıssızlık duyguları hakkında konuşmaktan kaçınmak için gitar hakkında konuşuyor olabilir. Bu konuda düşünmek ve müdahale noktamızı seçmek için seçim ilkelerini kullanırız.
Destekleyici müdahaleler
Rüyalarla çalışırken, rüya unsurlarını kullanarak bilinçdışı malzemeyi açığa çıkarmanın anksiyeteyi artırabileceğini ve potansiyel olarak dağınıklığa yol açabileceğini düşündüğümüzde destekleyici müdahaleleri seçeriz.
Potansiyel olarak dağınıklığa yol açabileceğinden, ego işlevi zayıflamış hastaları genelde rüya aktarmaya teşvik etmeyiz; çünkü bilinçdışı malzemeyi açığa çıkarmanın, onların kendilerini daha iyi anlamalarına yardımcı olmaktan ziyade anksiyetelerini artırabileceğini düşünürüz [49, 50]. Bu hastalar kendiliğinden rüya aktardıklarında ise, o anda karar vermemiz gerekir: hastanın ego güçleri ve zayıflıklarının özgül bileşimi göz önünde bulundurulduğunda, rüyanın incelenmesiyle ortaya çıkabilecek duyguları tolere etmesi muhtemel midir? Örneğin, gerçeklik testinde bozulma yaşayan ve sanrılardan gerçeği ayırmakta zaten zorlanan bir hasta, bir rüyanın işaret ettiği bilinçdışı korkulara ve fantezilere dalmayı dehşet verici bulabilir. Benzer biçimde, öfkeli dürtülerini denetlemeye çabalayan bir kişinin, babasının cenazesinde olduğuna dair bir rüyaya çağrışım yapması ona yardımcı olmayabilir. Böyle bir hasta bir rüya anlattığında ama sonra onun hakkında konuşmaya istekli görünmediğinde, çoğu zaman direnci doğrudan ele almayı değil, hastanın bunaltıcı olabilecek bir konudan kaçınmasına saygı göstermeyi ve rüyayı destekleyici biçimde atlamayı tercih ederiz. Ayrıca rüyayı dinleyebilir ve hastanın bilinçdışıyla olası bağlantıları üzerine düşünebiliriz, ancak ardından açık rüyanın unsurlarını kullanarak bilinçli kaygıları ele alabiliriz.
Örnek
Genç bir erkek, önceki gece akut psikotik atak nedeniyle zorla hastaneye yatırılmıştır ve terapistiyle ilk kez buluşmaktadır:
Terapist Umarım geceniz nispeten rahat geçmiştir. Bazen hastanede ilk gece uyumak kolay olmuyor. (besleme, yatıştırma)
Hasta Dalga mı geçiyorsunuz? Tüm gece kafasında o filmler oynarken kim uyuyabilir ki?
Terapist Bu çok sarsıcı olurdu -ve korkutucu. Acaba bu bir rüya olmuş olabilir mi? (empati kurma, duyguları adlandırma, birlikte gerçeklik testi yapma)
Hasta Onlar benimle oynuyorlar.
Terapist Anlatmaya çalışın. Gündüz gözüyle bunlardan konuşmak genellikle onları daha az korkutucu kılar. (cesaretlendirme, güvence verme)
Hasta Bir zindana kilitlenmiştim, ne yemek ne su vardı. Gardiyanlar gelip işkence yapacaktı. Ama bir tabanca buldum. Tam kurtulacağımı düşündüm ama tetiği çektiğimde sadece tık diye ses geldi, hiçbir şey olmadı. (titreme)
Terapist Korkunç bir şeymiş -biliyorsunuz, birçok insan için hastaneye yatırılmak, hapse konulmak gibi gelebilir -anlaşılır bir durum. Kapılarda kilitler olur, eşyalar alınıp götürülür… (empati, doğrulama, yukarıya doğru yorumlama)
Hasta Ben de öyle hissediyorum -buradan çıkmayı sabırsızlıkla bekliyorum. En azından siz anlıyorsunuz.
Hasta hâlâ kendisini korkutmuş bir rüya üzerinde düşünüp durduğundan ve bu rüya zulmedici sanrısının bir parçası hâline geldiğinden, terapist bir ittifak kurmak ve gerçeklik testine yardımcı olmak amacıyla onunla çalışmaya karar verir. Rüyanın ima ettiği genel duygulanımlar ve temalar üzerine düşünerek, terapist açık rüya içeriğini hastanın zorla hastaneye yatırılmaya ilişkin korku ve kaygılarıyla bağlantılandıran alternatif bir açıklama sunmak için rüyaya dair anlayışını kullanabilir. Rüyayı daha fazla incelemeden terapist hastayla etkileşim kurmayı, anksiyetesini azaltmayı ve yaşantısını düzenlemeyi başarır.
Açığa çıkarıcı müdahaleler
Hastanın, rüyayı kullanarak bilinçdışı zihni hakkında daha fazla şey öğrenebileceğini düşündüğümüzde açığa çıkarıcı müdahaleleri seçeriz.
Direnç yüzleştirmeleri
Aktarılan bir rüyadan bahsetmemek yaygın bir dirençtir. Hasta bir rüya anlattığında ve ona geri dönmediğinde, “Bana anlattığınız rüya hakkında konuşmaya geri dönmediğinizi fark ettim” diyerek direnci kolayca ele alabilirsiniz. Bu, hastayı rüya hakkında konuşmaya teşvik edebilir, ancak direnci unutmayın -bunun kuşkusuz bir nedeni vardır.
Yüzleştirme/netleştirme/yorumlama
Tüm yorumlar gibi, rüya yorumu da bir süreçtir -bilince kabul edilebilir olması ve hastanın anlayışı ile duygulanımını derinleştirmesine yardımcı olabilmesi için iyi bir “hazırlık” gerektirir. Bu süreç, tedavinin evrelerine göre değişir. Hastalarla terapötik ittifak geliştirdikçe ve onlarla birçok ortak deneyim biriktirdikçe, kestirme yollar mümkün hâle gelir; örneğin, yolu bu kadar çok yüzleştirme ve açıklama ile döşemek zorunda kalmadan doğrudan bir yoruma geçebiliriz. Bununla birlikte, iyi bir teknik geliştirmek yüzleştirme ve açıklama pratiği gerektirir. Ayrıca, yorum yapabilmek için yeterince şey bilmemiz gerekir -genellikle, yüzleştirmeler ve açıklamalar rüyaya ilişkin bilinçdışı çağrışımları aydınlatana kadar, rüya hakkında bir yoruma girişebilecek kadar yeterli anlayışa sahip olmayız.
Her zaman olduğu gibi, yüzleştirmeler (confrontations) hastanın kendi zihinsel fenomenlerine ilgi duymasını sağlamak için yapılır. Rüya yorumunda yüzleştirmeler çoğu kez şu şekilde duyulur:
Rüyada bir kral kelebeği (monarch butterfly) olmasının sizin için anlamı nedir?
Biz de onun neden orada olduğunu bilmiyoruz -yalnızca hastanın belirli bir unsur hakkında rüya görmüş olması gerçeğine ilgi duymasını sağlamaya çalışıyoruz.
Netleştirmeler (clarifications) ise rüyanın bir unsurunun daha önce de ortaya çıktığını belirtir ve diğer bilinçdışı malzemeyle olası bir ilişki önerebilir. İşte bir örnek:
Bir yolculuğa çıkmak üzere olduğunuzda sık sık büyükbabanız hakkında rüya görüyorsunuz.
Son olarak, yorumlamalar (interpretations) rüyaların bilinçdışı dayanaklarına ilişkin açıklamalar sunar.
İşte aktarılmış bir rüya örneği ve ardından yüzleştirme, netleştirme ve yorumlama:
Hasta Tek istediğim Fred’le nişanlanmaktı ama bana yüzüğü verdiğinden beri kendimi darmadağın hissediyorum. Nedenini gerçekten bilmiyorum -onu seviyorum ve başka kimseyle ilgilenmiyorum ama kendimi tatsız hissediyorum- acaba tereddüt mü yaşıyorum? Annem arayıp düğün hazırlıklarına başlamaktan bahsetti ve ben sadece uyumak istedim. Bu konuda çok nazik davranıyor -sanki düğünle benim ilgilendiğimden daha fazla ilgileniyor gibi. Ah -dün gece garip bir rüya gördüm- alakasız görünüyor -doğum günümde bir kedi yavrusu almıştım ve onu okşuyordum, birden devasa oldu- vahşi gibiydi -ama aynı zamanda bir ev kedisi gibiydi de- çok garipti. Sanırım başka kısımlar da vardı ama onları hatırlayamıyorum. Acaba yeniden ilaç kullanmam mı gerekiyor -depresyona mı giriyorum? Arkadaşım düğününden önce ilaç kullanmak zorunda kalmıştı -hatta nikâh günü bile.
Terapist Rüyadan söz etmekten uzaklaştınız -bununla ilgili aklınıza başka bir şey geliyor mu? (direncin yüzleştirilmesi)
Hasta Pek değil -sadece garip bir rüya gibi geldi. Hatta kedim bile yok. Ama bir kedim vardı -kedimi çok severdim- onu çok küçükken beslemiştim. O benim kedimdi -çok tatlı bir kediydi- yatağımda uyurdu -ama oturma odasındaki mobilyalarını tırmalıyordu ve ondan kurtulmak zorunda kalmıştık.
Terapist Bu kararı kim verdi? (sorgulama)
Hasta Annem. Ağladım da ağladım. Yedi yaşlarında olmalıyım. Bir daha hiç evcil hayvanımız olmadı. Acaba Fred kedi almaya sıcak bakar mı?
Terapist Rüyadaki duygudurumunuz neydi? (sorgulama)
Hasta Hmmm -sanırım kafam karışıktı- emin olamadım. Onun tatlı bir kedi olduğunu düşündüm, sonra korkutucuydu. Sanki bana döndü. Neyse, düğün işleriyle ilgilenmem gerekiyor. Annem başımın etini yiyor -sürekli arıyor. Haklı, yapmam gerek -arkadaşlarının düğünlerini yaptıkları yerler hakkında bir sürü fikri var- yani çocuklarının düğünleri -ama ben bunu şehirde yapmak istediğimi düşünüyorum.
Terapist Bu rüya üzerine konuşurken annenizi birkaç kez andınız -bununla ilgili bir düşünceniz var mı? (netleştirme)
Hasta Onun iyi niyetli olduğunu biliyorum ve sonuçta masrafları o karşılıyor -ama beni biraz deli ediyor. Yani bu benim düğünüm, değil mi? Ama bunu söylemekten de suçluluk duyuyorum -onlar evlendiklerinde hiç paraları yoktu ve annemin hiçbir şeyi yoktu- ayrıca son zamanlarda kavga ediyorlar…
Terapist Belki de rüyadaki kedi anneniz gibidir -tatlıdır ama onun size dönebileceğinden korkuyorsunuz. Belki nişanlandıktan sonraki o tatsız his, düğünü planlamaya başlamanızın annenizde tehlikeli hissettiren bir şey ortaya çıkaracağına dair korkunuzla ilgilidir. (yorumlama)
Hasta O hep benim sahip olduğum şeyi ister -benim sahip olduğum tüm imkânlara sahip değildi biliyorum- ama kıyafetlerimi, takılarımı taklit ediyor ve sanırım bu düğünü de sahiplenmeye çalışmasından korkuyorum. Belki de kaçıp gizlice evlenmeliyiz.
Bu bölümde hasta rüyayı başlatıyor, anlatıyor ve ardından zorlayıcı içerik nedeniyle ondan uzaklaşıyor. Terapist henüz bunun ne olduğunu bilmemektedir ve yalnızca dinlemektedir. Direnç, terapistin, düşünmeye başladığında, bu zorluğa dair fark ettiği ilk ipucu oluyor. Terapistin çağrışım daveti, çatışmalı duygular içeren ve anneyle bağlantılı erken bir anıyı ortaya çıkarıyor. Terapist bunun üzerine düşünüyor ve bir düğüm noktası duymaya başlıyor -anne. Ardından terapist, bu düğüm noktasıyla ilgili bir netleştirme yapıyor ve hasta, terapistin rüyayı yorumlayabileceği noktaya kadar malzemeyi ve duygulanımı derinleştiriyor. Terapist, rüyadaki kedinin hastanın annesini simgelediğini öne sürüyor -görünüşte tatlı ama aynı zamanda vahşi ve korkutucu olabilen. Vahşi ve korkutucu kısım, hastanın sezdiği fakat tam olarak bilince kabul etmediği annenin hasetini temsil ediyor. Annesinin hasetine dair hislerine karşı geliştirdiği savunma ise bir semptoma yol açmıştır -“tatsız” his ve düğüne olan ilgisizlik. Sembol “çalıştı” çünkü anneyle çok bağlantılıydı -evcil bir hayvan, tıpkı evin içindeki anne gibi, ve anneyle bağlantılıydı çünkü onu elden çıkaran da oydu. Yorum başarılı oldu çünkü bilinçdışı hakkında daha derin bir anlayış ve daha yoğun bir duygulanım üretti. Rüya süreci ilerletti. “Tatsız” his ve düğüne yönelik ilgisizliğin bu yorumlayıcı çalışmadan sonra hafifleyebileceğini öne sürebiliriz, ancak anlayışın pekişmesi için bunun derinlemesine çalışmada (working through) tekrarlanması gerekebilir.
Artık duygulanım, direnç, aktarım, karşıaktarım, bilinçdışı fantezi ve çatışma ile rüyalara ilişkin destekleyici ve açığa çıkarıcı teknikleri tartıştığımıza göre, şimdi bir seansı bütünüyle ele alalım ve bir terapistin nasıl dinlediğini, düşündüğünü ve müdahalede bulunduğunu inceleyelim.
Bir yanıt yazın