Yetişkinlik (17)

Yazar:

Kategori:

Anahtar Kavramlar

Psikodinamik olarak formüle ederken birinin yaşadığı deneyimin bütününü dikkate almalıyız.

Yetişkinler birçok yönden değişmeye ve gelişmeye devam ediyor; yeni sorumluluklar kazanıyorlar, başkalarıyla ilişkilerini pekiştiriyorlar ve zaman içinde kimliklerini geliştiriyorlar.

Yetişkinlik döneminde benliğin (self) ve kimliğin (identity) pekiştirilmesi, dışlanmış veya ayrımcılığa maruz kalan yetişkinler için zorlayıcı olabilir.

Travma, tıbbi/psikiyatrik sorunlar, ekonomik stres etkenleri, kayıplar ve yaşlanma süreci, yetişkinlerin gelişmeye devam ettiği ortamın parçalarıdır.

70 yaşında iken, Wanda, partnerinin ölümünün ardından ve emekliliğine 5 yıl kala, annesinin memleketine ilk seyahatini yaptı ve annesinin kültürüne bağlı hissetmeye başladı.

Nils, 45 yaşında bir oğlunu evlat edindikten sonra derin bir amaç duygusu (sense of purpose) edindi ve küçük çocuklara karşı bir ilgisi olduğunu yeni keşfetti.

Oldukça olaysız bir erken yaşamın ardından Drew, 19 yaşında orduya katıldı, bir savaş bölgesinde görevlendirildi ve ilişkilere karşı ihtiyatlı olan birine dönüşmüş bir şekilde geri döndü.

Bazen gelişimi çocuklukla eş anlamlı olarak düşünsek de hepimiz hayatımız boyunca gelişmeye devam ediyoruz. Yaptığımız her şey bilinçli ve bilinçsiz/bilinçdışı (unconscious) zihinlerimizin büyümesini ve evrimini etkiler ve de yetişkinlerin çoğu zaman hayatlarını değiştirecek sayısız deneyimleri vardır. Şunları yapan yetişkinleri düşünün

• Çocuk doğurmak veya evlat edinmek

• Aileleri büyütmek/yetiştirmek (raise)

• Silahlı kuvvetlerde görevlendirilmiş olmak

• Göç etmek ve/veya ayrımcılığa maruz kalmak

• Uzun süreli ilişkiler yaşamak ve sevdiklerinizi kaybetmek

• Ömür boyu tıbbi sorunlarla yaşamak (lifetime of medical issues)

Bunlar derin/engin (profound) deneyimlerdir ve tüm yetişkinler bunlardan bir veya daha fazlasını deneyimler. Kendilik ve kimlik duygumuzun/duyumsamamızın (sense of self and identity) (Fadjukoff ve Kroger, 2016), başkalarıyla olan ilişkilerimizin ve değerlerimizin (Sparrow, 2000), uyum sağlama modlarımızın (Diehl ve Blohm, 2001) ve biliş(sel) örüntülerimizin yetişkinlik yıllarımız boyunca dramatik biçimde değiştiğine dair iyi kanıtlar vardır.  Bu nedenle, yetişkinlerin boğuştuğu problemler ve örüntülerin kökeni hayat hikâyesinin bu kritik kısmından kaynaklanıyor olabilir.

Dünyada yeni bir yer

Reşit olunmayan yıllar geride kaldığında, birçok genç yetişkinin yeni keşfedilen özgürlükleri ve sorumlulukları söz konusu olur. Bazıları ilk kez evlerinden ayrılabilir ve yetişkin olarak hareket etmeye zorlanabilir. Kendilik duyumları/duyguları (sense of self) nasıl ayakta kalıyor? Kendi kendilerini düzenleyebilirler mi (self-regulate)? Organize kalmak mı? Kendilerine önem veriyorlar mı? Bu, bazıları için muazzam bir büyüme ve heyecan dönemi olsa da, diğerleri için dehşetle dolu olabilir. Bazıları yaratır ve büyür, bazıları ise zorluk çeker ve hayal kırıklığı yaşar.

Maddi desteğe ve fırsatlara sahip olan ve eğitim/iş alanında ayrımcılık gibi engellerle yüzleşmek zorunda olmayan genç yetişkinler için bu, görünüşte sınırsız olasılıkların olduğu bir dönem olabilir. Ayrıca hırsları başarıları aşarsa, bu durum kaygı ve depresyon için de olgunlaşmış bir zaman olabilir; bu, artan borç veya fırsat eksikliği gibi dış faktörlerden kaynaklanabilir. Bununla birlikte, duygusal düzensizlik (emotional dysregulation), zihinsel veya duygusal zorluklar (madde kötüye kullanımı dahil) veya hırslar ve yetenekler arasındaki tutarsızlıklar gibi iç faktörlerden de kaynaklanabilir. Bu tutarsızlıkları gerçekçi bir şekilde müzakere etmek, bu dönemin temel zorluklarından biridir; bunu iyi idare edenler odaklı kalırken, diğerleri kırılgan özgüven ve umutsuzlukla mücadele ediyor olabilir. Gençler partnerlerini ve kariyer yollarını seçtikçe, kimlik pekiştirme (identity consolidation) genç yetişkinlik döneminde de devam eder. 14 yaşındaki gençlerde yaygın olan akışkan kimlik (fluid identity), 24 yaşındaki yetişkinler için; insanlar daha istikrarlı bir kendilik duyumu/duygusu (sense of self) ve dünyadaki yerlerine dair bir duyum kazandıkça daha az görülür olur.

Genç bir yetişkinin gelişimini anlamaya çalışırken kültürel farklılıklar ve normların dikkate alınması önemlidir. Örneğin birçok kültürde, eşi olmayan genç veya yaşlı yetişkinlerin, kendi ailelerini kurana kadar ebeveynlerinin evinde kalmaları beklenir. Ancak diğer kültürlerde yetişkinler bağımsız yaşamadıkları takdirde gelişimsel açıdan olgunlaşmamış olarak kabul edilebilir. Çok kültürlü topluluklarda yaşayan veya birinci nesil vatandaşlar olan genç yetişkinlerin, kendi ailelerininkinden farklı çevresel ve kültürel normlara uyum sağlaması gerekebilir. Birine ebeveyn figürlerinin beklentilerini sorarak onu şekillendiren kültürel farklılıkları sıklıkla öğrenebiliriz.

Yakın ilişkiler (intimate relationships) ve cinsellik

Ergenlikten yeni oluşan bir kendilik duyumu/duygusuyla çıkan genç yetişkin, oluşan bu kendiliğini başka biriyle paylaşmaya hazır olabilir (Erikson, 1963). Aile üyeleri ve arkadaşlarla uzun yıllara dayanan ilişkiler üzerine inşa edilen aşk ilişkileri kapasitesi, bireyin kimliğini sağlamlaştırmasına yardımcı olabilir. Aile ilişkileri idealin altında olan insanlar bile, bu süre zarfında sevgilileri ve arkadaşlarıyla karşılıklı olarak tatmin edici ilişkiler kurarak özsaygılarını/kendilik değerlerini (self-esteem) olumlu yönde güçlendirebilirler. Ancak daha önceki yaşamındaki yaralar dolayısıyla kişi, yakın ilişkiler kuramamışsa bu sefer yalnız ve hayal kırıklığı dolu olabilir. Aşk ilişkileri kurma yeteneği aynı zamanda cinsellik, fiziksel görünüm veya engellilik gibi özellikler temelinde dışlanma ve ayrımcılıktan da etkilenebilir.

Cinsellik ve yakın ilişkiler bir yetişkinin hayatı boyunca gelişmeye devam eder. Güven ve bağımsızlığın artmasıyla birlikte birçok yetişkin, cinsiyetlerinin ve cinsel kimliklerinin, hayatlarının erken dönemlerinde farkında olmadıkları veya başkalarıyla paylaşamadıkları yönlerini keşfeder. Bu, heyecan ve özgürlüğün yanı sıra kaygı ve kişilerarası zorluklar (interpersonal difficulties) da getirebilir. Bazen uzun bir ilişkide cinsel çekim ve cinsel aktivite yıllar içinde değişebilir. Psikiyatrik ve tıbbi sorunlar da cinsel aktiviteyi ve tatmini karmaşık hale getirebilir.

Kendilik ve kimlik gelişimi – Marjinalize edilmiş olmanın zorlukları

Yetişkinlik döneminde kendilik ve kimlik gelişimi, dışlanmış veya ayrımcılığa maruz kalan kişiler için belirli zorluklar ortaya çıkarabilir. Örneğin, kendi cinsiyetine karşı çekim hisseden genç bir yetişkin, yalnızca tek eşli heteroseksüel ilişkilere değer veren bir ortamda cinsel kimliğini sağlamlaştırmada zorluk çekebilir. Kişinin cinsellik, etnik köken ve din (Cass 1979) dahil olmak üzere kimliğinin birçok önemli yönünü bütünleştirme yeteneği, kişi grup içi ve grup dışı çoklu zorluklarla birlikte sistemik baskının kesişimsel biçimlerini deneyimlediğinde son derece zor olabilir.

Irksal kimlik oluşumu (racial identity formation) yetişkinlikte de devam eder. İlişkilerinde ırkçılığı pusula alan genç insanlar, bilinçli veya bilinçsiz/bilinçdışı (unconscious) olarak ırkçı görüşlere katılarak ve baskın ırksal grubun kabulünü arayarak, başlangıçta baskın veya ayrıcalıklı ırksal grubun kültürel veya ırksal normlarını idealize edebilirler. Ancak daha sonra bazı bireyler, ırkçı fikirlerin mantıksızlığı ve kabul edilme arayışının savunulamazlığı konusunda farkındalık geliştirebilirler. Bu, onları kendi ırksal gruplarından veya diğer azınlık gruplarından insanlarla ilişkilerine öncelik vermeye ve bu gruplarla ilişkili faaliyetler veya kültürel normlar aramaya sevk edebilir. Yetişkinliğin ilerleyen dönemlerinde insanlar daha incelikli ayrımlara dayanan kimlik kavramlarını kabul edebilirler: örneğin, tekil kimlik diye bir şeyin olmadığını; mirasın, ailenin, geleneklerin ve tarihin kişinin ırksal ve etnik kimliğini şekillendirdiğini; ve bireylerin kendilerini dışarıdaki stereotiplerden ve sınıflandırmalardan farklı olarak tanımlama fırsatına sahip olmalarına dair görüşleri benimseyebilirler (Cross,1978; Phinney, 1999).

Orta ve geç/ileri (later) yetişkinlik

Orta ve geç yetişkinlik dönemindeki görevler sayısız ve çeşitlidir (Erikson, 1963). İnsanların genellikle iş ve aşkta anlam bulduğuna inanılsa da, biz psikoterapistler için kendi kişisel yargılarımızı (judgement) bir kenara bırakıp her birey için neyin önemli olduğunu keşfetmemiz önemlidir. Örneğin, bir kişi her zaman yalnız yaşayan başarılı bir sanatçı olmaktan memnun olabilirken, bir başkası sağlıklı bir aileye sahip olmaktan ve kariyerinin olmamasından memnun olabilir. Yetişkinlik, üretkenliğin ve üremenin heyecan verici bir dönemi olabilir, ancak aynı zamanda hayal kırıklıklarının ve gerçekleşmemiş hayallerin de yaşandığı bir dönem olabilir. İnsanların yalnızca ne yaptıklarını ve kiminle ilişkileri olduğunu sormak değil, aynı zamanda “işlerin nasıl o noktaya geldiği” (how things turned out) konusunda ne hissettiklerini de sormak, onların hayat hikayelerinin bu kısmı hakkında bilgi edinmemize yardımcı olabilir.

Geç/ileri yetişkinlik, iyi yaşanmış bir hayatın sevinçlerini ya da zorlu bir yolculuğun acısını getirebilir. Yaşlı yetişkinler fiziksel ve zihinsel kapasiteleri, üretkenlik fırsatlarını, günlük iş rutinlerini ve sevdiklerini de içeren birçok şeyi kaybedebilir. Travma (bkz. Bölüm 18) ve ötekileştirme/ayrımcılık (bkz. Bölüm 20) bu süre zarfında gelişimi etkilemeye devam edebilir (Boulanger, 2002; Fink, 2003). Her ne kadar ilk yıllar çok uzakta olsa da, o yıllarda geliştirilen kapasiteler (güven (trust), kendilik duyumu/duygusu (sense of self) ve güvenli bağlanma (secure attachment) gibi), kayıp zamanlarında da rol oynamaya devam ediyor ve genellikle yaşlı yetişkinleri zor sularda yüzmeye itiyor. Güvene, bağlılığa ve sağlıklı bir kendilik ve başkaları duygusuna/duyumuna (sense of self and others) dayalı ilişkiler, ileriki yaşlardaki ruhsal sağlığın en iyi göstergesi olabilir (Vaillant, 2003).

Genç yetişkinlikten köken aldığını düşündüren yetişkin problem ve örüntüleri

Genç yetişkinlik döneminde kişinin kendi sorumluluğunu üstlenmesindeki zorluk, bazı insanların üçüncü ve dördüncü on yıllık yaşamlarına girerken kendilerini ailelerine aşırı bağımlı hissetmelerine neden olabilir. Genç yetişkin; akranlarıyla birlikte olgunlaşamayacağını hissederse, bu durum duygudurum (mood) ve kaygı (anxiety) belirtilerine yol açabilir. Örneğin, üniversiteden mezun olduktan sonra depresyona giren bir kişinin işten izin alması veya ailesiyle birlikte yaşaması gerekebilir, bu da kariyerinde ve ilişki gelişiminde gecikmelere yol açabilir. Aşağıdaki bölümlerde bu dönemdeki gelişimi anlamamıza yardımcı olabilecek bazı sorular listelenmektedir.

Genç yetişkinlikteki yaşam öyküsünü öğrenmek

Okula ne kadar devam ettiniz? Üniversiteye mi yoksa yüksek lisansa mı gittiniz?

Evde yaşamaya devam ettiniz mi? Değilse, nerede yaşadınız? Kiminle? Bu ailenizde/toplumunuzda yaygın mı?

Hayatınızın bu noktasında arzularınız nelerdi? Bunları nasıl gerçekleştirmeye çalıştınız?

Bu zamanı nasıl hatırlıyorsun? Tatmin edici mi? Hayal kırıklığı mı? Sinir bozucu?

Hayatınızın bu döneminde herhangi biriyle romantik bir ilişki yaşadınız mı? Cinsel olarak mı? Bu ilişkiler nasıldı?

Bu süre zarfında bana sosyal hayatınızdan bahsedin. Arkadaşların var mıydı? Onlara ne kadar yakın hissettiniz? Bire bir mi yoksa grup halinde mi sosyalleşme eğilimindeydiniz?

Bu dönemde kendinize destek oldunuz mu? Öyleyse nasıl? Değilse, sizi kim destekliyordu?

Çalışıyorsanız ne tür bir iş yapıyordunuz? Yapmak istediğin bu muydu?

Boş vakit geçirmek için zaman buldun mu? Eğer öyleyse, bu süre zarfında ne yapmaktan hoşlandınız?

Bu süre zarfında kaygı, depresyon veya madde bağımlılığı gibi herhangi bir özel zorluk yaşadınız mı? Travmatik durumlar mı?

Orta ve ileri yetişkinlikteki yaşam öyküsünü öğrenmek

Bana bir yetişkin olarak iş için ne yaptığınızdan bahsedin. Yaptığınız işten memnun musunuz/ memnun kaldınız mı? Kendinizi (ve varsa ailenizi) geçindirebildiniz mi?

Ailenizde (veya ailelerinizde) kimler var? Kendi ailenizi kurduysanız bunu ne zaman yaptınız?

Aile hayatınızı nasıl buluyorsunuz?

Boş zamanlarını nasıl geçirirsiniz? Bu sizin için tatmin edici mi?

Yetişkin yaşamınızda herhangi bir tıbbi veya psikiyatrik zorluk yaşadınız mı? Madde kullanımı?

Şu anda cinsel olarak aktif misiniz? Bana bundan bahseder misiniz?

Yakın olduğunuz kişileri kaybettiniz mi?

Hayatınıza baktığınızda yaptığınız seçimlerden memnun olduğunuzu hissediyor musunuz? Bana bunun hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz?

Bütün yaşam öyküsünü hatırlamak

Ergenlikten sonra meydana gelen pek çok değişiklik, insanların özsaygılarını/kendilik değerlerini (self-esteem) düzenleme, başkalarıyla ilişkiler kurma ve stresli durumlara uyum sağlama şekillerini etkileyebilir. Yeni sorunlar ortaya çıkıyor, eski sorunlar yeni bir şekilde yeniden ortaya çıkabiliyor, yeni deneyimler ve ilişkiler yeni travmaların yanı sıra onarım umudunu da doğurabiliyor. Yetişkin hastalarımızın yaşam öyküsünü incelerken bunların hepsinin dikkate alınması gerekir.

Önerilen Etkinlik

Bireysel öğrenciler tarafından veya sınıf ortamında yapılabilir

Nico’nun bir yetişkin olarak deneyimledikleri onun gelişimini nasıl etkilemiş olabilir?

56 yaşındaki Nico, 30 yıldır ünlü bir müzenin kütüphanesinde çalışıyor. Nico’nun iş arkadaşları, Etrüsk arkeolojisi hakkındaki ansiklopedik bilgisinden dolayı ona hayranlık duyuyorlar, ancak Nico’nun iğneleyici alaycılığından korkuyorlar ve onunla etkileşime girmek istemiyorlar. Sanat tarihi alanında bir doktora programından yüksek onur derecesiyle mezun olmasına rağmen Nico hiçbir zaman bir kolej veya üniversitede kadrolu pozisyona giremedi. Nico’nun hiçbir zaman bir ilişkisi olmadı ve oldukça mütevazı koşullar altında yaşıyor. Nico, “Akademide artık kimse bir şey üretmiyor” diye homurdanıyor. “O keşmekeş yarışına hiç girmediğim için mutluyum.”

Yorum

Nico genç yetişkinlikte zorluk yaşamış gibi görünüyor. Her ne kadar ilişki sorunları bu dönemden önce başlamış olsa da, eğitimdeki başarısının ardından akademik bir iş bulamaması, yeteneklerinin farkına varamamasına neden oldu ve kırgınlığa ve izolasyona yol açtı.

Referanslar

1. Boulanger, G. (2002). Wounded by reality. Contemporary Psychoanalysis, 38(1), 45–76. https://doi.org/10.1080/00107530.2002.10745806

2. Cass, V. C. (1979). Homosexual identity formation: A theoretical model. Journal of Homosexuality, 4(3), 219–235. https://doi.org/10.1300/j082v04n03_01

3. Cross, W. E. (1978). The Thomas and Cross models of psychological nigrescence. Journal of Black Psychology, 5(1), 13–31. https://doi.org/10.1177/009579847800500102

4. Diehl, C., & Blohm, M. (2001). Apathy, adaptation or ethnic mobilisation? On the attitudes of a politically excluded group. Journal of Ethnic and Migration Studies, 27(3), 401–420. https://doi.org/10.1080/136918301200266149

5. Erikson, E.H. (1963). Childhood and society. Norton.

6. Fadjukoff, P., & Kroger, J. (2016). Identity development in adulthood: Introduction. Identity, 16(1), 1–7. https://doi.org/10.1080/15283488.2015.1121821

7. Fink, K. (2003). Magnitude of trauma and personality change. The International Journal of Psychoanalysis, 84(4), 985–995. https://doi.org/10.1516/350u-fhq2-rtdb-6hw8

8. Phinney, J. S. (1999). Ethnic identity development measures: Multigroup ethnic identity measure. Encyclopedia of Multicultural Psychology. https://doi.org/10.4135/9781412952668.n97

9. Sparrow, L. M. (2000). Beyond multicultural man: Complexities of identity. International Journal of Intercultural Relations, 24(2), 173–201. https://doi.org/10.1016/s0147-1767(99)00031-0

10. Vaillant, G. E. (2003). Aging well: Guideposts to a happier life. Warner.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir