Serbest Çağrışım ve Direnç (20. Bölüm)

Yazar:

Kategori:

Ana kavramlar

Serbest çağrışım, -psikanalizde ve psikodinamik psikoterapide- hastanın [danışanın], aklına geleni düzenlemeden söyleme girişimidir.

Çağrışımların akışı, birbirine bağlanan ve bizi daha önce farkındalığın dışında olan materyale götüren düşünce, duygu ve hatıralardan oluşur.

Direnç, tedavinin çalışmasına ve çağrışımların akışına karşı çıkan her şeydir.

Direnç, psikoterapi bağlamında savunma olarak da düşünülebilir. Direnç tedavinin istenen, çok önemli bir parçasıdır ve şunlara hizmet eder:

• Hastalarımızın karakteristik davranış kalıplarını anlamak

• Hastalarımızın özellikle erişmesi zor olan bilinçdışı materyaline odaklanmak

Destekleyici teknikler, hastaların daha uyumlu seçimler yapmasına yardımcı olmak için direnç anlayışımızı kullanır.

Açığa çıkarma teknikleri, direncin bilinçdışı anlamlarını anlamayı ve hastaları yeni bilinçdışı materyallerden haberdar etmeyi amaçlar.

Bilinçten bilinçdışına nasıl geçeriz? Haritamız yok ve nereye gittiğimizi bilmiyoruz. Bize yardım eden şey şu oluyor: Düşüncelerimizin rastgele olmayan bir şekilde birbirine bağlı olması. Biz buna psişik determinizm (psychic determinism) diyoruz1. Düşünce silsilemizi kaybettiğimizde ve düşündüğümüz şeye geri dönmek için çağrışımlarımızı takip ettiğimizde her zaman psişik determinizm ilkesinden yararlanırız.

Her düşünce diğerine anlamlı bir şekilde bağlıysa, o zaman düşünceleri takip etmeye devam ederseniz, sonunda bilinçdışına ulaşacağınız düşüncesi mantıklıdır. Bu nedenle, eğer hastaların düşünceden düşünceye özgürce dolaşmasına yardım edersek, bilinçli deneyime anlamlı bir şekilde bağlı olan bilinmeyen bölgeye seyahat etmemiz muhtemeldir. Örneğin, diyelim ki bir hasta üzgün olduğunu söylüyor ama nedenini bilmiyor. Daha sonra seansta serbestçe konuşmaya başlar ve şunları söyler:

Karşıdan gelen otobüste böyle hissediyordum. Pencerenin yanında oturuyordum. Bugün hava kapalı. Böyle kapalı günlerden nefret ediyorum. Bana kamptaki yağmurlu günleri hatırlatıyor. O günlerde çok yalnızdım.

Hasta, serbest çağrışım yoluyla bir anısına ulaşır. Hatırladığı anı ya da anının tetiklediği duygularla ilgili bir şeyin, onun bugün nasıl hissettiğiyle ilgili olduğunu varsayabiliriz.

Serbest çağrışım

Bu tür sözlü gezinme, serbest çağrışım dediğimiz şeydir. Serbest çağrışım, hastanın aklına geleni düzenlemeden söyleme çabasıdır.2, 3

Serbest çağrışım, sosyal ortamlarda kullandığımızdan çok farklı bir iletişim yoludur. Örneğin, doğal bir ortamda, arkadaşınıza elbisesinden nefret ettiğinizi söylememeyi seçebilir veya düğün planlarınızın ayrıntılarını boşanmanın ortasında olan bir meslektaşınızdan saklayabilirsiniz. Kendimizi ve iletişim kurduğumuz insanları korumak için hepimiz -bilinçli ve bilinçsiz olarak- her zaman düzenleme yaparız. Düzenleme yapmadan konuşmaya veya düşünmeye çalışırsanız, bunun neredeyse imkansız olduğunu göreceksiniz. Bu yüzden hastalarımızdan serbest çağrışım yapmalarını istediğimizde, onlardan oldukça zor bir şey yapmalarını istiyoruz. Yine de, onlara tam da bunu yapmaları talimatını veriyoruz çünkü bu, hastanın bilinçdışına ulaşmanın ve düşünceleri ile duyguları arasındaki bağlantıyı fark etmenin en iyi yoludur.

Değerlendirme aşaması tamamlandıktan, psikoterapist ve hasta/ danışan birlikte çalışmaya karar verdiğinde, hastanın tedaviye en iyi şekilde nasıl katılabileceğini anlamasına yardımcı olmak önemlidir. Bunun için psikoterapist şunları yapabilir:

  • Hastaya/ danışana serbest çağrışımın önemi anlatmak
  • Hastayı/ danışanı mümkün olduğunca özgürce konuşmaya teşvik etmek

Psikodinamik psikoterapist, hastasını/ danışanını serbest çağrışıma teşvik etmek için şu tür ifadeler kullanabilir:

Bu tedaviye (treatment) başlarken, aklınıza ne geliyorsa, düzenlemeden söylemeye çalışın. Zihninizi serbest bırakmakta zorlanırsanız, bunu benimle paylaşın.

Duygularınıza, gördüğünüz herhangi bir rüyaya veya psikodinamik psikoterapi hakkındaki düşüncelerinize dikkat ederek, aklınıza gelen her şeyi söylemeye çalışın.

Psikoterapist, kendine uygun olan farklı ifadeleri de kullanabilir.

Hastaların her zaman serbest çağrışım yapmasını istiyor muyuz?

Bazen klinisyenler, ego işlevi zayıf olan hastaları özgürce konuşmaya teşvik etmenin, onları “Pandora’nın kutusunun kapağını kaldırmaya” davet ediyormuş gibi, onları bunaltabileceğinden veya korkutabileceğinden endişe ediyor. Gerçek şu ki, ciddi kişilik bozukluğu veya psikozu olan bazı kişiler dışında, çok az hasta, özgürce konuşmaya davet edilmesinin hızlı dekompansasyonla sonuçlanacağı aşırı derecede savunmasız durumda bulunur.

Hastanın/ danışanın, serbest çağrışıma davet edilmesinin kaygı ve düzensizlikle sonuçlanması gibi pek olası olmayan bir durumda, psikoterapist kaygıyı azaltmak için destekleyici müdahalelerle devreye girebilir. İşte bir örnek:

Obsesif-kompulsif bozukluğu olan bir hasta hafta sonu yaptıklarından bahsediyor:

Hasta: Arkadaşımla ile güzel bir hafta sonu geçirdim. Bir film izledik. Aman Allah’ım! Filmi düşündüğüme inanamıyorum çünkü beni tamamen çıkmaza soktu. Gerçekten şiddetliydi ve tüm hafta sonu şiddet görüntüleri zihnimi meşgul etti. Şimdi bunun yeniden başlamasından korkuyorum.

Psikoterapist: Pekala, hafta sonunun geri kalanına dönelim. Eğlenmiş görünüyorsun. Başka ne yaptın?

Burada psikoterapist, hastanın duygulanımını kontrol altına almak ve bunalmış hissetmesini önlemek için, onu saplantılı düşüncelerinden uzaklaştırır.

Serbest çağrışımdaki kırılmalar, farkına varılması zor olan materyallerin varlığına dair ipuçları sunar.

Hastanın serbest çağrışımlarını takip etmenin yanı sıra, hastaların nasıl ve ne zaman serbest çağrışım yapamadıklarını gözlemlemek, bilinçdışı materyali dinlemenin bir başka önemli yoludur. Serbest çağrışımdaki kırılmalar, zor materyalin varlığına ve onu farkındalığın dışında tutan savunmalara işaret eder. Örneğin, bir hasta seansa geliyor, sizi selamlıyor ve konuşurken mağazadan yeni aldığı gömleğin aynısını giydiğinizi fark ediyor. Daha sonra sessizleşir. Sözlü iletişimindeki bu kesinti, bir şeyin onu rahatsız ettiğini fark etmesini sağlar. O anki düşüncelerini sorduğunuzda, yeni aldığı gömleğin giydiğiniz gömleğin aynısı olduğunu söylemenin çok “tanıdık” olduğunu söylüyor. Rahatsızlığı, özgürce ilişki kurmasını engelledi -ki biz buna direnç (resistance) diyoruz.

Referanslar

Okuduğunuz metin Psikodinamik Psikoterapi: Klinik El Kitabı‘nın yirminci bölümünün, yer yer düzenlenmiş, kısmi bir çevirisidir.

1Moore, B.E. and Fine, B.D. (1990) Psychoanalytic Terms and Concepts, Yale University Press, New Haven, pp. 150–151.

2Moore, B.E. and Fine, B.D. (1990) Psychoanalytic Terms and Concepts, Yale University Press, New Haven, pp. 78–79.

3Greenson, R. (1967) The Technique and Practice of Psychoanalysis, vol. 1, International Universities Press, New York, pp. 32–33.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir